Ana içeriğe atla

ÇOCUKLARDA ALTINA KAÇIRMANIN PSİKOLOJİK NEDENLERİ

  Çocukların 5 yaş öncesine kadar idrar kaçırmaları fizyolojik bir durum olarak değerlendirilip normal kabul ediliyor. Daha büyük yaşlarda gece ve gündüz ortaya çıkan çiş ve kaka kaçırmaların altında psikolojik sorunlar bulunabilir.
     Alt ıslatma sorunu ile çocuğun duygusal dünyası arasında bir bağ vardır. Uykuda idrar kaçırma çocuğun duygularını sözlü olarak ifade edememesinin dışa vurumudur. Ailesinden yeterince ilgi ve sevgi göremeyen çocuk altını ıslatarak ilgi, alaka beklediğini göstermiş olur. Aşırı ilgi sonucunda da alt ıslatmayla birlikte çocukta tırnak yeme, parmak emme, bebeksi hareketler ve konuşmalar gözlemlenebilir. Aile içinde huzursuzluk, eşler arasındaki tartışmalar, anneye aşırı bağımlı olma, ailenin koruyucu tutumu da hastalığın oluşmasındaki nedenlerdendir. Bazen çocuğu okulda etkileyen bir durum, arkadaşlarıyla yaşadığı problemler, öğretmeni ile ya da akademik başarısında ortaya çıkan olumsuzluklar çocukta geceleri idrar kaçırmanın başlamasına neden olabilir.
PSİKOLOJİK NEDENLER
Uygun olmayan tuvalet eğitimi
Tuvalet eğitimine erken başlama ve sert tutumlar
Tuvalet eğitimine geç başlama
Korkular, zorlayıcı yaşam olayları, ameliyatlardan sonrası
Yeni bir kardeşin olması ve kardeş kıskançlığı
Ailede ölümler, geçimsizlikler, aile içi şiddet, boşanma süreci, hastalıklar, kaza ya da travmatik durumlar gibi yaşam olayları
Aşırı koruyucu ya da kaygılı ebeveyn tutumu
Tuvalete zor yetişme
Tuvalet eğitiminde cezalandırıcı yöntemlerin kullanılması
Ailenin ilk ıslatmaya verdiği şiddetli ve cezalandırıcı tepki
Çocuğun şiddet olaylarına tanık olması
Ailede ruhsal hastalıklar
     Çocuğun duygusal dünyasında gerginliğe neden olan durumlar tuvalet kontrolü oluşan bir çocukta gerilemeye neden olabilir. Yeni bir kardeşin aileye katılması nedeniyle ilgi çekmek için kardeşine özenerek altını ıslatabilir. Aile, bu durumda çocuğun yeni duruma uyum sağlamaya çalıştığını fark etmeli, endişeye kapılmadan çocukla vakit geçirmeye, onunla birlikte oyun oynamaya, çocuğun önceki rutin hayatını sekteye uğratmamaya dikkat etmelidir.
PSİKOSOSYAL NEDENLER
Yeni doğan kardeşe saldırgan duyguların ifadesi
Aşırı temiz, titiz, düzenli annenin baskılı tuvalet eğitimine karşı pasif agresif tepki
Ailede ölüm, boşanma, göç, okulla ilgili travmalar, hastaneye yatma, çocuk ihmal ve istismarı gibi stres dolu yaşam olayları sonucunda anksiyete belirtisi
Aşırı koruyucu ve hoşgörülü ailede yetişen çocukta bebeksi kalma eğilimi
Olumsuz ve yetersiz anne çocuk ilişkisi, ebeveynlerde ruhsal bozuklukların olması sonucu regresif semptomlar
TUVALET EĞİTİMİNDEKİ HATALI TUTUMLAR
     Çocuk 2.5 yaşına geldiğinde bu eğitime başlanabilir. Ancak tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğun buna hazır olup olmadığı da gözlenmelidir. Ailenin tuvalet eğitimine zamanından önce başlaması ve eğitimi verirken baskıcı bir tutum takınması çocukta korku ve endişeye sebep olur ve çocuğun duygusal dengesini bozar. Tuvalet eğitimi konusunda hiç eğitim verilmemesi de enürezise (gece uyanamayıp yatağa ıslatma) neden olabilir.
     Ebeveynler çocuklarının tuvalet ihtiyaçlarını kendi kendilerine çözmelerini beklerler. Bilinmesi gereken küçük yaştaki bir çocuğun tüm kas sistemi işleve hazır görünse de çocuğun sinir-kas kontrolü yavaş gelişebilir. Buna tıp dilinde primer enuresis adı verilir.Sinir ve kas kontrolünün yavaş gelişmesinden kaynaklanan bu durum zamanla kaybolur. Ebeveynlerin yanlış tutumları nedeniyle çocukta oluşan davranış bozukluklarının en yaygın nedeni zorlamadır. Tüm çocuklar için geçerli olmasa da tuvalet eğitimi verilirken zorlanan çocukların bazıları, ilerde yataklarını ıslatan enuretik çocuklar olurlar.
ENURETİK ÇOCUKLARDA GENELLİKLE;
Diğerleri tarafından fark edilme korkusu
Küçük düşürülme kaygısı
Sosyal çekingenlik
Yüksek anksiyete düzeyi
Davranış problemleri görülür

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BOŞANMA SÜRECİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ

İ nsano ğ lunun var olmasından günümüze kadar "aile" kavramı, her zaman ilgi çekmi ş tir. Aile; evlenme, kan ya da evlât edinme ba ğ larıyla birbirine ba ğ lanmı ş , aynı evi ve geliri payla ş an, birbirleri ile devamlı ili ş ki ve etkile ş im altında olan, karı-koca, ana-baba, kız-o ğ ul, kız karde ş -erkek karde ş gibi sosyal ili ş kileri olan insanların olu ş turdu ğ u bir birliktir (A ğ demir, 1991). Geçen yüzyılda, toplumu, ataerkil yapıdaki geni ş aileler olu ş tururken, günümüzde, büyük ölçüde çekirdek ve parçalanmı ş ailelerden olu ş an bir toplum haline dönü ş me gözlenmektedir (Öztürk, 2006). Geni ş aileden çekirdek aileye, hatta tek bireye do ğ ru aile yapısı de ğ i ş mektedir (Gün, 2006: 10). Ailenin temelini olu ş turan evlilik bir kurum olarak kar ş ımıza çıkmaktadır. Her kurum gibi evliliklerde zaman zaman aksaklıklar ya ş anabilir ve bu aksaklıkların giderilememesi noktasında ise bo ş anmalar görülebilir. Bo ş a...