Ana içeriğe atla

PSİKODRAMA

 
 Psikodrama, bireylerin yaşadıkları sorunları yeniden ele alıp sorgulama ve sahneleme biçimi olarak tanımlanabilir. Bireyler bir grup ortamı içinde, diğerleriyle etkileşim içine girdikleri rollerle, kendileriyle ilgili farkındalık kazanırlar. Psikodrama, bireylere dramatik canlandırmalar yoluyla geçmiş ve güncel sorunlarını ve çatışmalarını ya da geleceğe dair beklenti, kaygı ve güçlüklerini ele alarak hazırlanma, başa çıkma becerilerini görme ve bunları deneme olanağını sağlar.
     Psikodrama, gücünü insandaki yaratıcılık, spontanlık ve eylemden alan, insanda var olan empati ve transferans ilişkilerini araştıran bir grup psikoterapisi yaklaşım ve yöntemidir. Psikodrama, gerçeğin dramatizasyon yoluyla yeniden keşfedilmesidir. Empati, kişinin kendi kişiliğini başkasına yansıtarak onu bütünüyle anlaması durumu diye tanımlanır. Empati, kişinin hem başkasının yerinde hem de başka bir kişi olarak kimliğinin farkında oluşunu içerir. Empati yapma yeteneği, psikodrama yapmanın en önemli koşuludur. Duygusal aktarım, tam olarak gerçeğe dayanmayan bir kişilerarası ilişki biçimidir. Aktarımlar, bireyin geçmiş yaşamındaki ilişki kişisine bilinçdışı saplanması nedeni ile oluşur ve çoğu zaman insanlar arası ilişkilerin bozulmasından sorumlu tutulur. Psikodramada duygusal aktarımı oyun şeklinde yaşamak ve grup içinden bilinçli olarak transferans taşıyıcılarını seçme olanağı vardır.
     Psikodramanın amacı, kendi duygularımızdaki dürtüselliği olabildiğince yaratıcı ve üretici bir anlamda organize etmektir. Kişinin iç dünyasında ve dışarıdaki hayatında olan çatışmaları ve işlevsizlikleri dramatik oyun tekniği ile çözmeyi hedeflemektedir. Seansların çoğu iki saate kadar sürebilir ve bunlar seanstaki protagonist üzerinden döner. Protagonist diğer karakterleri oyunun içine çekerek aynı zamanda kendi kişilerarası becerilerini sorgular, geliştirir ve olumlu, etkili davranışlar için bir davranış formülasyonu geliştirir. Psikodrama, kendisini ve başkalarını daha geniş bakış açısıyla değerlendirerek anlamayı ve ilişkilerini yeniden yapılandırmayı sağlar.  Kişisel gelişimde, kişi kararsızlıklarından, kaygılarından kurtulup hayatın akışına katılmak, hedeflerinin peşinden umutla ve inançla koşabilmek, üretebilmek, iş arkadaşları dışında sağlıklı ilişkiler ve iletişim kurabilmek, bağışlayabilmek, içindeki sevgiyi ortaya çıkartabilmek, yaşamında mutlu, huzurlu ve başarılı olmak psikodrama ile farkındalığı oluşturabilir.
PSİKODRAMANIN TEKNİKLERİ
Eşleme: Protagonistin söyleyemediği, söylemek istemediği ya da o anda bilincinde olmadığı, bastırdığı, duygularını açığa çıkarmayı amaçlayan bu teknikte yönetici ya da grup üyeleri onun ağzından bu duyguları dile getirirler. Bunu yaparken eşleyen kişi protagonistin arkasında durur, ellerini onun omuzlarına koyar. Eşleme esnasında eşleyen protagonistin beden duruşu, jest ve mimiklerini taklit ederek onunla empati kurar. Eğer eşleyenin söyledikleri protagoniste uymazsa bunu kabul etmeyebilir.
Rol Değiştirme: Protagonistin, antagonistin rolüne geçerek 'o' olması anlamına gelmektedir. Diğer temel teknikleri gibi doğrudan iyileştirici ve tedavi edici bir etkiye sahiptir. Rol değiştirme tekniğinin olmadığı bir psikodrama oturumu düşünülemez. Sahnede ne kadar rol varsa hepsi, önce protagonist tarafından oynanır, böylece diğerinin gerçekliğinin farkına varma ve yine onun gözüyle kendisiyle yüzleşmiş olur.
Ayna: Protagonistin, hayatının bir bölümünü ya da bazı bölümlerini sahnede canlandırarak, bunu dışarıdan gözleyebildiği ve kendi davranışlarını değerlendirme ve gerektiğinde değiştirme fırsatını bulabildiği önemli bir tekniktir.
PSİKODRAMA OTURUMUNUN TEMEL AŞAMALARI
1) Isınma Aşaması: Bir psikodrama oturumu, grup üyelerinin ve yöneticinin role, konuya ve o andaki duruma hazırlanmasını amaçlayan ısınma aşaması ile başlamaktadır. Isınma aşaması, üyelerin spontanlıklarının artmasına ve grubun direncinin kırılmasına olanak verir. Bu aşamada grubun nasıl bir çalışma yapacağına, kimin protagonist olacağına karar verilir.
2) Oyun Aşaması: Bu aşama, ısınma aşamasında verilen kararların uygulamaya sokulmasını içeren, eylem aşamasıdır. Yönetici, bu aşamada psikodramanın temel tekniklerini ve bazı yardımcı teknikleri uygular.
3) Grup Görüşmesi: Psikodramada sahnelenen oyunun bitiminde grup üyelerinin rol geribildiriminde ve paylaşımda bulunduğu aşamadır. Bu aşamada yöneticinin sürece ilişkin geribildirimleri ve yorumları da oldukça önemlidir.
PSİKODRAMA OYUNLARINDA ROLLER
Protagonist: Psikodrama oyunlarında danışan yerine protagonist, oyunun kahramanı ya da baş oyuncudur. Protagonist; grup içerisinde o an için sağalıtımı yapılan grup üyesidir. Psikodramada protagonist problemlerini çözmek, herhangi bir rüyasını çalışmak, iç görü kazanmak isteyen bireydir. Protagonist merkezdedir. Protagonist, önceden rolüne hazırlanmaz. Hatırladığı kadarıyla geçmişte yaşadığı bir sahneyi, rüyayı veya hayali sahnede düzenler. Diğer yardımcı egoları ve oyuncuları seçer. Onun söylemlerine göre diğer oyuncular psikodrama oyununu sahnelerler.
Yönetmen:
Katılımcıların kendilerini güvende hissettikleri yapıcı bir çalışma ortamı sağlamalıdır
Grup yönetmeni bireyleri psikodrama oyununa ısındırır
Uygun bir protagonistin seçilmesini sağlar. Protagonist seçiminden sonra, seçilmesi söz konusu olup seçilmeyen adayların kırılmamasına özen gösterir.
Protagoniste yardımcı olur, uygun gördüğünde protagonistten oyunu durdurmasını isteyebilir
Yardımcı egolara başvurabilir, protagoniste yardımcı olabilir
Grup dinamiklerinin oluşmasına izin verir
Grup Üyeleri: Diğer katılımcıların farkındalık kazanması ve meseleleri üzerinde çalışmalarına yardımcı olurlar. Grup üyeleri protagonist ile empati kurar, gerektiği durumlarda farklı rolleri üstlenirler.
Antagonist: Protagonistin içinde bulunduğu çatışmanın rolünü üstlenir.
Yardımcı Egolar: Protagonist oyuna başlamadan önce yardımcı egoları seçer. Oyun sürecinde yardımcı egolarıyla yer değiştirebilir.
     Psikodramada yeni roller alınarak örneğin; öğrenci, evlat, baba, anne, müdür, bazen gerçek hayatta deneyimlenmeyen prens, kraliçe, peri vb. rol repertuarı genişletilir. Kişinin rol repertuarı ne kadar genişler, gelişir, esnekleşirse roller içinde spontan ve yaratıcı davranış gelişir. Bu yeni cesur tutum kişinin kaygıdan uzaklaşarak cesaretle davranmasını sağlar, bu ise ruh sağlığı açısından destek ve koruma sağlar.
     Sonuç olarak psikodrama ile;
Kişinin muzdarip olduğu psikolojik hastalıklar, duygusal karmaşalar ve travmalar psikodrama oyunları ile grup içerisinde aşılabilir
Çözümlenmemiş meseleler nihayete kavuşturulabilir
Kişinin sıkıntıları hakkında değişik bakış açıları kazandırılabilir
Yas ve kayıplarla baş edilebilir
Sosyal ilişkimizi gözden geçirmek ve başkalarıyla olan çatışmalarımızın üstesinden gelmede yardımcı olur
Sağlıklı olmayan bağlanma şekillerinin üstesinden gelinir
Öz farkındalık kazandırılır, kendimizi daha iyi anlamak sağlanır
Psikodrama oyunlarıyla organizasyonlarda grup bilinci oluşturulur
Yaşam kabiliyetleri ve baş etme yöntemleri kazandırır
Yaratıcılığımızı geliştirir
Doğal ve içimizden geldiği gibi davranabilme yetenekleri kazandırır

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUKLARDA ALTINA KAÇIRMANIN PSİKOLOJİK NEDENLERİ

  Çocukların 5 yaş öncesine kadar idrar kaçırmaları fizyolojik bir durum olarak değerlendirilip normal kabul ediliyor. Daha büyük yaşlarda gece ve gündüz ortaya çıkan çiş ve kaka kaçırmaların altında psikolojik sorunlar bulunabilir.      Alt ıslatma sorunu ile çocuğun duygusal dünyası arasında bir bağ vardır. Uykuda idrar kaçırma çocuğun duygularını sözlü olarak ifade edememesinin dışa vurumudur. Ailesinden yeterince ilgi ve sevgi göremeyen çocuk altını ıslatarak ilgi, alaka beklediğini göstermiş olur. Aşırı ilgi sonucunda da alt ıslatmayla birlikte çocukta tırnak yeme, parmak emme, bebeksi hareketler ve konuşmalar gözlemlenebilir. Aile içinde huzursuzluk, eşler arasındaki tartışmalar, anneye aşırı bağımlı olma, ailenin koruyucu tutumu da hastalığın oluşmasındaki nedenlerdendir. Bazen çocuğu okulda etkileyen bir durum, arkadaşlarıyla yaşadığı problemler, öğretmeni ile ya da akademik başarısında ortaya çıkan olumsuzluklar çocukta geceleri idrar kaçırmanın başlama...

BOŞANMA SÜRECİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ

İ nsano ğ lunun var olmasından günümüze kadar "aile" kavramı, her zaman ilgi çekmi ş tir. Aile; evlenme, kan ya da evlât edinme ba ğ larıyla birbirine ba ğ lanmı ş , aynı evi ve geliri payla ş an, birbirleri ile devamlı ili ş ki ve etkile ş im altında olan, karı-koca, ana-baba, kız-o ğ ul, kız karde ş -erkek karde ş gibi sosyal ili ş kileri olan insanların olu ş turdu ğ u bir birliktir (A ğ demir, 1991). Geçen yüzyılda, toplumu, ataerkil yapıdaki geni ş aileler olu ş tururken, günümüzde, büyük ölçüde çekirdek ve parçalanmı ş ailelerden olu ş an bir toplum haline dönü ş me gözlenmektedir (Öztürk, 2006). Geni ş aileden çekirdek aileye, hatta tek bireye do ğ ru aile yapısı de ğ i ş mektedir (Gün, 2006: 10). Ailenin temelini olu ş turan evlilik bir kurum olarak kar ş ımıza çıkmaktadır. Her kurum gibi evliliklerde zaman zaman aksaklıklar ya ş anabilir ve bu aksaklıkların giderilememesi noktasında ise bo ş anmalar görülebilir. Bo ş a...