Ana içeriğe atla

10 Bilişsel Çarpıtma ve Tanımları

1. YA HEP YA HİÇ DÜŞÜNCESİ: Her şeyi siyah ya da beyaz görürsünüz. Eğer performansınız mükemmelin altındaysa, kendinizi tamamen başarısız bulursunuz. (mükemmelliyetçiliğin temelini oluşturur.)
      "Seçimleri kaybettim ben bir hiçim"

2. AŞIRI GENELLEME: Tek bir olumsuzluğu hiç bitmeyecek bir başarısızlık demekmiş gibi görürsünüz. 

      "Bu kız da beni reddetti, hiç flörtüm olmayacak, hiçbir kız benimle sevgili olmak istemeyecek"

3. ZİHİNSEL FİLTRE: Tek bir olumsuz ayrıntıyı bulur onunla uğraşıp durursunuz. Seçici odaklanma; 100 sorudan 17'sini kaçırmış öğrencinin okulda kalacağını düşünmesi gibi.


4. OLUMLUYU GEÇERSİZ KILMAK: Olumlu olayların şu ya da bu nedenlerden 'sayılmaz' olmasında ısrar edersiniz ve günlük hayatınızla ters düşen olumsuz bir düşünceye kapılırsınız. Biri işinizi taktir ettiğinde "aslında sadece kibar olmaya çalışıyor" demek gibi.


5. SONUÇLARA ATLAMA: Vardığınız sonucu destekleyecek kesi kanıtlar olmamasına rağmen olumsuz bir değerlendirme yaparsınız:

  a. Akıl Okuma: kendinizce birinin size ters davrandığını düşünür, araştırmaya gerek bile duymazsınız 
  b. Falcılık: işlerin kötü gideceğini öngörür, kehanetinizin bir gerçek olduğuna ikna olursunuz. 

6. AŞIRI BÜYÜTME: (Felaketleştirme) ya da KÜÇÜLTME: Olayların önemini abartırsınız (beceriksizliğiniz veya başkalarının başarısı gibi), ya da minicik kalıncaya kadar küçültürsünüz (iyi özellikleriniz veya başkasının kusurları gibi). Buna "dürbün hilesi" de denir. 


7. DUYGUSAL KARARLAR: Olumsuz hislerinizin aslında gerçeği yansıttığına inanırsınız: "Hissediyorum, o halde gerçek olmalı."


8. -MELİ, -MALI CÜMLELERİ: Kendinizi -meli -malı'larla motive etmeye çalışırsınız.


9. ETİKETLEME ve YANLIŞ ETİKETLEME: Aşırı genellemenin uç halidir. Hatanızı tarif etmek yerine, kendinize olumsuz bir etiket yapıştırırsınız. "Ben beceriksizin tekiyim", başka birinin hoşunuza gitmeyen davranışı karşısında "Kahrolası adam!" dersiniz. Yanlış etiketleme bir olayı çok renkli ve duygu yüklü bir dille anlatmayı içerir.


10. KİŞİSELLEŞTİRME: Kendinizi aslında başlıca sorumlusu olmadığınız olumsuz bir olayın nedeni ya da sorumlusu olarak görürsünüz. 

   "Ona matematiği sevdiremedim, ben çok kötü bir öğretmenim." 

   Düşünceleriniz ve hisleriniz arasındaki ilişki bir dizi olumlu veya olumsuz olaylar karşısındaki düşünceler ve o düşüncelerin duyguya dönüşümüyle olur. Üzgünseniz, düşünceleriniz olumsuz olayların gerçekçi bir yorumunu yansıtacaktır (Burns, 2016).



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUKLARDA ALTINA KAÇIRMANIN PSİKOLOJİK NEDENLERİ

  Çocukların 5 yaş öncesine kadar idrar kaçırmaları fizyolojik bir durum olarak değerlendirilip normal kabul ediliyor. Daha büyük yaşlarda gece ve gündüz ortaya çıkan çiş ve kaka kaçırmaların altında psikolojik sorunlar bulunabilir.      Alt ıslatma sorunu ile çocuğun duygusal dünyası arasında bir bağ vardır. Uykuda idrar kaçırma çocuğun duygularını sözlü olarak ifade edememesinin dışa vurumudur. Ailesinden yeterince ilgi ve sevgi göremeyen çocuk altını ıslatarak ilgi, alaka beklediğini göstermiş olur. Aşırı ilgi sonucunda da alt ıslatmayla birlikte çocukta tırnak yeme, parmak emme, bebeksi hareketler ve konuşmalar gözlemlenebilir. Aile içinde huzursuzluk, eşler arasındaki tartışmalar, anneye aşırı bağımlı olma, ailenin koruyucu tutumu da hastalığın oluşmasındaki nedenlerdendir. Bazen çocuğu okulda etkileyen bir durum, arkadaşlarıyla yaşadığı problemler, öğretmeni ile ya da akademik başarısında ortaya çıkan olumsuzluklar çocukta geceleri idrar kaçırmanın başlama...

BOŞANMA SÜRECİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ

İ nsano ğ lunun var olmasından günümüze kadar "aile" kavramı, her zaman ilgi çekmi ş tir. Aile; evlenme, kan ya da evlât edinme ba ğ larıyla birbirine ba ğ lanmı ş , aynı evi ve geliri payla ş an, birbirleri ile devamlı ili ş ki ve etkile ş im altında olan, karı-koca, ana-baba, kız-o ğ ul, kız karde ş -erkek karde ş gibi sosyal ili ş kileri olan insanların olu ş turdu ğ u bir birliktir (A ğ demir, 1991). Geçen yüzyılda, toplumu, ataerkil yapıdaki geni ş aileler olu ş tururken, günümüzde, büyük ölçüde çekirdek ve parçalanmı ş ailelerden olu ş an bir toplum haline dönü ş me gözlenmektedir (Öztürk, 2006). Geni ş aileden çekirdek aileye, hatta tek bireye do ğ ru aile yapısı de ğ i ş mektedir (Gün, 2006: 10). Ailenin temelini olu ş turan evlilik bir kurum olarak kar ş ımıza çıkmaktadır. Her kurum gibi evliliklerde zaman zaman aksaklıklar ya ş anabilir ve bu aksaklıkların giderilememesi noktasında ise bo ş anmalar görülebilir. Bo ş a...